KALELER
1- BİNGÖL KALESİ (SİMANİ)
Bingöl merkezinin 1 km kadar kuzeydoğusunda, 30-35 yüksekliğinde bir tepededir. Tescilli antik Urartu yolu üzerinde olduğu düşünülmektedir. İçinde bir düzineye yakın mekân barındıran, konaklama merkezi de olan bir kaledir. Eteklerinde teraslar ve bu teraslarda da yapılar bulunmaktadır. Güney eteklerindeki bir teras üzerinde yine çok sayıda Urartu pithos parçalarına rastlanmıştır . Demir çağına ait olduğu belirlenmiştir.
Yoğun tarım etkinliği yapılan kale 30x35 m boyutlarındadır. Doğusunda 30x40 m.lik dikdörtgen bir yapı, kuzeyinde yan yana sekiz adet mekânın varlığı görülmüştür. Keramikler iri depo kapları dışında çark yapımıdır. İnce kum katkılı, mikalı hamurları olan kaplar orta derecede pişmiş olup kahverengi ve pembemsi astarlıdır. Kalede dikdörtgen ve üçgen şeklinde çukurluklarla bezeli tipik Urartu keramiklerine rastlanmıştır .
2- GAYT KALESİ
Bingöl Merkezinin hemen kuzeyindeki Çayboyu Mevkii’nde, Bingöl Çayı yakınındadır. Ortaçağ’dan kalma bir kale ve yerleşim alanı kalıntısıdır. Garnizon tipi bir yapı olabileceği düşünülmektedir. Çokgen bir plana sahip olup kulelerle desteklenen 2 m genişliğinde sur duvarları bulunmaktadır. Ayrıca bu kale de bazı kalelerde olduğu gibi prehistorik bir höyük üzerine kurulmuştur. Kalenin doğu yönünde fazla tahrip olmuş bir surun kalıntıları tespit edilmiştir. Bundan Kalenin ikinci bir surla tahkim edildiği anlaşılmaktadır. Alanda rastlanan çanak çömlek parçalarının incelenmesinden, Kale’nin tarihinin Demir Çağına, belki Urartu’ya uzandığı tahmin edilmiştir.
3- SEBETERİAS KALESİ (Diziktepe)
Urartular zamanında yapılan bu kale, Murat Vadisi üzerinde Bingöl’e 18 km uzaklıktadır. Urartu Kralı Menuas’ın Bingöl yaylalarını elinde tutabilmek için yaptığı Bingöl’ün üç önemli kalesinden birisidir . Urartu Kralı Menuas zamanında Palu şehrine (Şimdiki Elazığ, Palu ilçesi) Şebeteriyaş denilmekteydi . Nitekim Genç ilçesinde bulunan Kral Kızı Kalesi ile hemen hemen aynı özelliklere sahiptir.
Murat Çayı’nın ve köprüsünün kuzeybatısında bulunan bir yerleşme ve kaledir. Nehir hemen Kalenin doğusundan akmakta olup Kale’nin 2/3’ünü aşındırmıştır. Bu aşınmadan dolayı kulelerden birinin nehre düşmüş olduğu görülmektedir. Kalede yapı olarak birkaç duvar kalıntısı ile bu duvarlara ait moloz taşları bulunmaktadıriv. Tepenin kuzeyinden toprak alımı ve güneyindeki yol yapımı nedeniyle daha önce kuzey-güney doğrultusunda uzanan tepenin formu değişmiştir. Üzerinde kırmızı astarlı seramik parçalarına rastlanmaktadır. Evliya Çelebi seyahatnamesine göre burç ve kaleleri büyük taşlarla yapılmış olup beşgendir . Kale güney antitorosların çok zor aşıldığı Genç-Diyarbakır yolu üzerinde olup konumu nedeniyle Güneydoğu Anadolu’yu Doğu Anadolu’ya bağlayan geçit üzerindedirii. Geçiş güzergâhı üzerinde yol güvenliğini sağlamak amaçlı küçük karakol tarzında inşa edilmiş uç kule mahiyetindedir.
4- KRAL KIZI KALESİ
Genç’in yaklaşık 2-3 km doğusunda bir tepe üzerine kurulmuş bir kaledir. Kaynaklarda “Dara Hini” vi, “Dare Hindir Kelie” v olarak geçmekte, yöre halkı ise buraya “Dara Hindir Kella” yani “Dara’nın Çeşmesi” olarak isimlendirmekte olup bu kaleyi Pers Hükümdarı Daranın M.Ö.7. yüzyılda kızı için yaptırdığı söylenmektedir. Genç Kalesi de denilmekte olup Genç ilçesi de adını bu kaleden almıştır. Bir kaynakta da Akkoyunlu Uzun Hasan’ın Trabzon Rum İmparatoru’nun kızı Despina (ya da Theodora) ile evlendiğinde onun için yaptırdığı söylenmektedir. Dört tarafı çayla çevrili olup yalnızca doğuda bir geçit bulunmaktadır. Yüzeyde yapı olarak birkaç duvar kalıntısı ve moloz taş yığınları görülmektedir.
5- GİNC KALESİ
Kayalıktan destek alarak inşa edilmiş, Murat Irmağı kıyısında bir kaledir. Kaleköy’ün 1 km kadar kuzeybatısında, hâkim bir tepe üzerinde bulunan kalenin güneyinde birkaç gözlü bir yapı kalıntısı, batısında da sur duvarı parçaları görülmektedir. Aynı alanda su sarnıcı ya da zindan olabilecek kavisli bir yapı kalıntısı bulunmakta olup bazı bölümlerinde kopmalar olsa da sağlam durumdadır. Kuzeyinde ise taş moloz parçalar halindeki yapı yıkıntısı vardır. Mimari kalıntılar kum-kireç (Horasan harcı) karışımlı çakıl, moloz ve kiklopik taşlardan, Ortaçağ mimari üslubuyla yapılmıştır.
Kalede geç klasik ve orta çağ sırlı-sırsız keramik parçaları, Osmanlı seramiği formunda ince ve kalın cidarlı yeşil renkli amorf seramik parçaları görülmektedir. Ayrıca kalenin batısında, kalenin uzantısı olan bir alanda Hariri yazısı ile yazılmış bir mezar, tek hücre halinde bir yapı kalıntısı ve geometrik motiflerle süslü taş parçaları görülmektedir.
6- KİĞI KALESİ
Görgeç Tepe üzerindedir. Kuzey ve batı yamaçları çok dik olan bir mevkide, güney ve doğu yönleri büyük ihtimalle kale beden duvarlarıyla korunmuş bir kaledir. Bingöl’ün üç önemli kalesinden biri kabul edilir. Kaleye çıkış güney taraftandır. Günümüze temel izleri ile duvar kalıntıları olan üç gözlü bir yapı ulaşmıştır. Kayalar mimari işçilik göstermediğinden Urartulara tarihlenmemektedir. Kalenin yamaçlarında Selçuklu, Osmanlı ve daha erken dönem, ortaçağ seramiklerine rastlanır. Kaynaklarda M.S. 8-9. yüzyıllarda Bizanslı Herakliyus döneminde Erzincan tebaasına bağlı ve Kığıa’nın oğlu Tolon’un hâkimiyeti altında bulunduğu yazılıdır.
Kale çok sağlam olup, içindeki asker sayısı çokmuş. Ebu Ubeyde'nin İslam orduları başkumandanı olduğu dönemde Halit Bin Velid, Diyarbakır, Maden ve Palu Kalelerini zapt ettikten sonra, Kiğı Kalesi'ne gelmiş, Müslüman olan bir rahibin verdiği bilgiden de yararlanarak kurduğu bir planla Talon'u sinirlendirmiş ve Talon 1200 atlı askeriyle kaleden çıkmış, 300 kişilik İslam askeriyle Temuran (Bağlarpınarı) civarında savaşmıştır. Bu sırada Talon öldürülmüş, askerleri bozguna uğratılmıştır. Talon'un karısı Marcanos Margrit, Halit Bin Velid'i kaleye davet etmiş, sonra da Müslüman olmuştur. Erzincan tarihinde bu kalenin Acemlerin akınına maruz kaldığı rivayet olunmaktadır. Kale'ye giren İranlıların halka işkence yaptıkları, evleri yakıp yıktıkları, erkeklerin çoğunu öldürdüklerinden bahsedilmektedir.