KİĞI İLÇESİNİN COĞRAFİ YAPISI VE ÖZELLİKLERİ
Coğrafi yönden ilginç bir konuma sahip olan İlçe Doğu Anadolu Bölgesi Yukarı Fırat bölümünde yer alan Bingöl ilinin Kuzey kesiminde yer almaktadır. Doğu Anadolu Bölgesi’nin ortalarında yer alan ilçenin rakımı 1430 Metredir. Doğuda Adaklı, kuzeydoğuda Yedisu, kuzeyde Tunceli ilinin Pülümür ilçesi, batıda Yayladere, güneyde Elazığ ilinin Karakoçan İlçesi ile komşudur. Bölge tamamıyla engebeli, bir bölümü meşe ormanlarıyla kapalı bir arazi yapısına sahiptir. Karasal iklimin sürdüğü İlçenin tarıma elverişli arazisi azdır, en yüksek yeri Şeytan Dağları 2650 metredir. Kaynağını Erzurum’dan alan Peri Çayı Fırat’ın büyük kollarından biri olup, en önemli akarsuyudur. Bu akarsu üzerinde özlüce barajı inşaatı tamamlanmış olup, şuan Kiğı HES barajı ve Kiğı Yedisu barajı inşaatları devam etmektedir. İlçenin İl merkezine uzaklığı sancak üzerinden 76 km ve Karakocan üzerinden İl merkezine olan uzaklığı ise 145 km dir.
Kiğı İlçesinin doğusunda Adaklı ilçesi kuzeyinde Yedisu ilçesi, batısında Tunceli ili ve Bingöl'ün Yayladere ilçesi, güneyinde ise Elazığ ve Bingöl illeri bulunur. Kiğı, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat Bölümü'nde olup , bu bölümün yeryüzü şekillerinin özelliklerini gösterir. Çok engebelidir. Dağ sıraları platolar ve tek tek volkanik dağlar çoktur. Dağ sıraları 3 zamanın kıvrımları sırasında meydana gelmiş bazı kıvrımlar yükselirken diğerleri alçalmış, bu hareketler esnasında şiddetli volkanizma meydana gelmiş ,volkanizmadan çıkan lavlar etrafa yayılarak yaylaları meydana getirmiştir . Genç kıvrımlı ve volkanik dağların çokluğundan dolayı 1. derecede deprem bölgesine girer. Bu sebepten her yıl deprem hareketleri görülür. Kiğı'nın doğusunda Şeytan Sıra Dağları ( 2650 m. ),kuzeyinde Kızılmescit Dağları, batısında Altın Hüseyin Dağları, güneybatısında Sülbüs Dağı, güney ve güney doğusunda Sancak Dağları ve yaylası bulunur. İç kısımlarda Kiğı'nın eteğinde kurulduğu Seyit Kasım ve Şenker Dağları ile tam karşısındaki Sivri Dağı diğer önemli dağlardır.Kiğı'nın en önemli akarsuyu Peri Suyu'dur.Bu su üzerinde halen çalışmaları devam eden Kiğı HES Barajı ile 2000 yılında elektrik üretimine başlayan Özlüce Barajı vardır.Peri Suyu, şeytan Dağları'nı yandan yararak güneye doğru akmaya başlar. Kiğı yakınlarına kadar devam eden bu gayet dar ve derin , haşin boğaza Kelhaç deresi veya Kelhaç boğazı denir. Bu boğazın yanlarında oturmaya , ziraat ve hayvancılık yapmaya elverişli yerler azdır Kelhaç Deresi'nden sonra Peri Suyu, genel olarak güney batı yönünü takip eder. Vadisi dar ve derindir. Peri Suyu, yer yer menderesler çizerek Keban Barajı'na kadar ulaşır.Tap düzünün güneybatısında bulunan Gökçeli çayı , gökçeli köyünden sonra , Hacı Halil köprüsü denilen yerde Peri Suyuna katılır. Peri Suyu tarafında çok sayıda kaynak suları mevcuttur . Kaynak sularının ağzından güz aylarında bol miktarda balık çıkar. Çıkan balıklar, Peri Suyu'ndaki balıklardan farklıdır . alabalığa benzeyip yörede bu balığa Ziyaret Balığı denir. Kaynakların aktığı yerin arkasında 20 Dönüme yakın düzlük bulunur Balıkların bu düzlüğün altında bulunan bir yeraltı gölünden geldiği tahmin edilmektedir.Burada bulunan tepenin ardında bir mezar bulunmaktadır ve Hz. Halit Bin Velit' in askeri olduğu söylenmektedir . Bu ziyaret ve kaynak suları çokça ziyaret edilir ve kurbanlar kesilir, murat istenir. Ancak bu ziyaret yeri, bugün Özlüce Baraj Suyu altında kaldığı için taşınarak Kiğı-Adaklı yol ayrımına getirilmiştir.Peri Suyu boyunca Yedisu'ya gidip gelirken yolculuk hem korkulu hem de çok ilginçtir. İlkbaharda yapılan yolculuklarda vadide, bir taraftan yolda dizili olarak yürüyen koyun sürülerini ve yeşilliği diğer taraftan üst kısımlarda karları görmek mümkündür.Yukarıdan aşağıya doğru hızla akıp gelen sular.vadiye güzel bir görünüm kazandırır Kiğı'nın Selenk Mahallesi'nden sonra vadi her iki yana genişler. Düzlükler ve oturmaya elverişli yerler çoğalır . Kuzeybatıdaki yüksek dağ kabarıklıklarından, Ağa şenliği tarafından, Sülbüs Şeytan ve Karababa dağlarından irili ufaklı dereler inerek Peri Suyu' na karışırlar .Kiğı'nın ilgi çekiç yeryüzü şekilleri Peri Suyu ve bu derelerin vadilerinde bulunur.Küçük su ve diğer dereler Peri Suyu'na katılmadan vadileri genişler. Kayda değer düzlükler göze çarpar. Nüfusun çoğu da bu vadiler ve vadiler arasında kalan düzlüklerde toplanmışlardır. Kiğı'da ziraat bu etek ve vadi düzlüklerinde bolca yapılır.Buğday, arpa, fiğ ekilir ve bahçe-bostan için çok yer ayrılır. Kiğı ilçe merkezine yakın Kadıköy ve Duranlar düzlüğü sulu hale getirilmiştir. Traktör sayışı en fazla olan köylerdir. Ne yazık ki buna rağmen toprağın büyük bir kısmı her yıl nadasa bırakılır.
Buralardaki Peri Suyu, Küçük su ve diğer derelerin vadilerinde son yılarda modern bahçecilik gelişmiştir. Elma, armut, ceviz ve dut. Kadıköy ile Dallıca arasında meyvesinden yararlanılan bir hayli fındık bile vardır. Peri Suyu vadisinin aşağı kısımlarındaki kış devresi, yüksek kesimlere nazaran kısalmıştır. Kiğı yöresindeki bütün akarsuların vadileri ormanlıktır. Meşe, ardıç, yabani kavak, söğüt, dişbudak, karaağaç gibi. Yalnız ormanlar günden güne yok olmaktadır. Bu vadilerde yer alan köylüler, yazın yamaçlarındaki biraz daha yüksek, serin ve bol soğuk suları olan yaylalara çıkarlar. Zaten yaylacılık Kiğı yöresinin diğer yaşam biçimidir. Kiğı, kuzeybatısında Seydi Kasım Dağları ile doğusunda Şenker Dağları arasında, Peri Suyu' na doğru inen Kerek Deresi Vadisi'nde kurulmuştur. İlçe, topludur.Şeytan Dağları, Kelhaç Vadisi'nin hemen üstünde bir duvar gibi yükselir. Geçit vermeleri çok zordur. Kışları uzun, bu nedenle Haziran ve Eylül aylarında karın yağdığı olur. Elma Dere boyunca uzanan bu dağların uzunluğu 30 km.' den fazladır. Sıradağ üzerinde batıdan doğuya doğru şu yüksek tepeler bulunmaktadır: Boğazın hemen üstünde Topraklık Dağı (2250 m.), daha doğuya doğru yüksek olan Köşmür ( 2660 m. ), İlbeyi Dağı ( 2653 m. ) ve daha sonra asıl Şeytan dağı ( 2906 m. ) gelir. Bu sıradağın dikkat çekici bir yönü hiçbir tarafının 2000 m.' den aşağı olmamasıdır.Şeytan dağlarının Elmalı dereye bakan yüzü, çok dik fakat yumuşak topraklıdır. Bu nedenle gür ormanlarla örtülüdür. Kiğı' ya bakan tarafı çok geniş, biraz daha dikliğin! kaybetmiş, fakat derelerle çok yarılmıştır.Dağın bu yüzü çıplak ve kayalarla kaplıdır. Alt taraflarda meşe, yabani elma, ahlat vardır. Yabani Keçi ve geyik hala çoktur. Şeytan sıradağının üst tarafları geniş, bol ve yumuşak topraklı ve yağı bol olan otlarla doludur. Şeytan dağlarının üst tarafındaki bu düzlükler yazın yayla olarak kullanılır. Bu yaylalar yazın, hayvanlarla geçimini sağlayan göçebelerle dolar. Koyun sürüleri, insana, Kemalettin Kamu'nun , Bingöl Çobanlarına" adlı şiirini hatırlatır ve yaşam şiirde anlatılan yaşamla aynıdır. En geniş yaylalar, bol soğuk suları ile yazın buzları olan Beritanlıların at oynattıkları , Meydan Yaylası ile Seyit Kasım Dağı üzerindeki Seyit Kasım Yaylasi'dır. Şeytan dağları , oirbirinden farklı, iki iklim arasında bir duvar gibi uzanmaktadır. Kuzeyden güneye doğru farklı iki basınç altındadır. Bu nedenle sıradağın zirveleri çok fırtınalıdır. Kuzeyden sık sık esen ayaz yeli, Bingöl tarafından gelen acem yeli çok tehlikelidir. Bu çok şiddetli esen kuru rüzgarlar, güneyden, yani aşağılardan yukarıya doğru esen nemli rüzgarları oluşturur. Bu nedenle güneye bakan tarafları , yazın bol yağmur, kışın da çok kar alır. Yağışlar nedeniyle güney taraflarında iklim daha ılık geçer. Bundan dolayı da bu taraflar; meşe, elma, armut, kayısı, dut, ceviz bakımından zengindir.Şeytan dağları, çok engebeli olduğu için,yollar daha ziyade akarsu vadilerin! takip etmektedir. Kiğı.Yedisu, İlbeyi, Aysaklı yolları gibi. Kız Yaylası'nın batısında Nacaklı ve Sırmaçek yaylaları yer alır . Sırmaçek ile Sancak Tepesi arasında suları süt beyazı akan çeşme çok ilgi çekicidir. Kaynaktan çıktığı zaman beyazdır. Hoş ve tatlı bir içimi ile iştah açıcı bir özelliği vardır. Çanakçı köyü eski biryerleşim yeridir. Çeşmesi ünlüdür. Geniş ve büyük olan arazisinin çoğu sulu ve verimlidir . Tarım ve hayvancılikyapılır. Nacaklı Köyü , Hasbağlar'dan dereye kadar uzanır . Geçim kaynağı ceviz ve hayvancılıktır . Bu köy çok dağınıktır . Alagöz Mezrasi'nın alt tarafında birleşen üç dere Darköprü Deresi adım alarak dar bir yardan hızla akarak, Darköprü Köyü düzlüğünde Peri Suyu'na katılır . Darköprü Yaylası ( Gulafi ) , Karakoçan ile Kiğı arasında sınırdır. Yaylanın ortasında bulunan Keser Tepesi volkanik bir yükseltidir. Demirkanat Köyü, gür ormanlar içinde yer alır. Halkın geçim kaynağı ormancılık , balıkçılık , taş duvar ustalığıdır. Bu köy hizalarında Peri Suyu'nun karşı tarafında su vadisine yakın Baklalı , Kutluca , Yukarı Serinyer , Aşağı Serinyer köyleri vardır . Kutluca köyü , bu yörenin buğday tarımı merkezidir.
Yörenin yazları serin , kışları ise uzun ve serttir. Sağanak yağışlar sonbahar gelince düşmeye başlar , ama yeterli seviyede olmaz . En çok yağış Kasım ayı içerisinde olur . Bazen bu ayın ilk günlerinde kar yağdığı görülür. Erken gelen bu kar o yıl Kışın erken geleceğin! belirtir. Sonbaharın kurak geçtiği yıllar , Kiğı için kıtlık belirtisidir . Güzlükler ekilmez . Otlar bahar aylarında yeterince yeşeremez. Kış aylarında yağışlar başlar ve nadiren yağmur halinde olur. Kasım - nisan arası Kiğı' da kıştır. Kış ilerledikçe kalın bir kar tabakası meydana gelir. Kışın Kuzeydoğudan esen rüzgarlar büyük kar fırtınalarına neden olur . Şubat ayından sonra kar , yerini sulu yağan kara ve sonrasında yağmura terk eder. Bu sıra ilkbahar ekim zamanı demektir . Bostan yerleri hazırlanmaya , ağaç dikilmeye başlar . Yalnız bu bölgede mart ayında yağmur yağsa da baharın geldiğine , havalar güzel gitse de yine de baharın geldiğine inanılmaz . Ancak İlkbahar , Kocakarı Fırtınası'ndan sonra gelir . Kocakarı fırtınası ; Rumi Takvimine göre 28 Mart - 04 Nisan tarihleri arasındadır . Ancak Miladi Takvime göre 13 Nisan' dan sonradır.
İlkbaharın 13 Nisan' dan sonra geleceği ile ilgili şöyle bir hikaye vardır; " İhtiyar bir nine bir oğlak besler . Oğlağıyla kışı geçirmiştir diye çok sevinir . Nasıl olsa yerde kar kalmamıştır der .Fakat daha sonra 13 Nisan'da aniden bir kar yağışı meydana gelir ve bir fırtına kopar, . İhtiyar nine dışarı çıkamaz olur. İhtiyar nine, oğlağım soğuktan korumak için sepetin altına koyar .Fırtına 13 Nisan' dan sonra durur. Her yer günlük güneşlik olur . Nine , sepetin altına koyduğu oğlağı çıkarmaya gider. Bir de bakar ki bir kış boyunca baktığı zavallı hayvanı ölmüştür." İşte nisan ile mart arasında olan bu fırtınaya hikayeden ötürü Kocakarı Fırtınası denir . İnanışa göre Bütün ağaçlar; 17 Mart' ı , 18 Mart' a bağlayan gece yere eğilerek Yaratan'a ibadet ederler . Bu duruma inananlar o gece yatmazlar . O yere yatma anını görmek isterler. Eğer kim ki o anı görürse ," Cennetlik olur ve her muradına kavuşur ." ama bu manzarayı herkes göremez . Ancak günahsız ve tövbe etmiş kimselere mahsustur . Anlatılan bu hikayelerde baharın geldiği anlatılır ve ağır geçen kış' tan kurtulmanın sevinci belirtilir. Mart ayının ilk çarşamba gününe 'Kara Çarşamba' denir. " O gün herkesle iyi geçineceksin , sevap işleyeceksin ki bir yıl boyunca aynısını göresin ." şeklinde yaygın bir inanış vardır. Mart ayı ile kuruyan çeşmelerden sular akmaya başlar ve her yer su deryası haline gelir. . Gittikçe dağlara karşı çekilen kar; en çok yağmurdan korkar ve der ki:" Islak ağızlı benim sana bir şey diyeceğim yok. . Okuduğum meydan güneşe karşıdır . Er ise çekildiğim yerlerden beni alıp götürsün ." Nisan ayında Kiğı renk cümbüşüne bürünür . Yörede ilkbaharın gelişi yüksek yerler ile alçaklar arasında bir ay fark eder. Mayıs ayında meşelerin de açması ile doğa coşar .her yerden hayat fışkırır. Göçmen kuşlar yumurtalarını bırakmışlardır 7 Mart'ta yedi yumurta yapamazsam canıma yedi kada değsin, diyen keklik yuvası avı başlar . 7 Mart'ta gelemezsem 9 Mart'ta kalmam" diyen leyleğin gaga sesleri başlar Kiğı'da mayıs - haziran ayı arasında Kiğı'da dolu yağışı görülür ki buna da " Camız Kıran Fırtınası" denir. Haziranda yağışlar artık durur . Ay'ın çevresinde oluşan halka , çift öküzlerin burunlarım havaya dikerek derin nefes almaları , karıncaların yuvalarına aniden çekilmeleri , yağışın geleceğine işarettir. Meşe ağacının çok palamut tutması , eşek arılarının çoğalmaları , hayvanların çok yemeleri , tavuğun uçuştan sonra hemen yere düşmesi , göçmen kuşların erkenden yöreyi terk etmeleri kışın erken ve şiddetli olacağına işaret eder.